“Birden fazla şey hakkında bilgin olsun fakat bir şeyi çok iyi bil.”

Umut Taylan Duran 21 yaşında İstanbul Aydın Üniversitesinde Dijital Oyun Tasarımı Bölümünde 4.sınıf öğrencisi. İkinci üniversite olarak, İstanbul Üniversitesinde Yönetim Bilişim Sistemleri 2. sınıf öğrencisi.

“Çok kararsız olmam en beğenmediğim özelliklerimden.”

Oyun oynamayı bisiklet sürmeyi, yüzmeyi ve kamp yapmayı çok seviyorum. Boş zamanlarımda tanıdıklarımızla kurmuş olduğumuz sol pedal bisiklet grubuyla kamplı bisiklet festivallerde gidiyoruz. Çok kararsız olmam sanırım en beğenmediğim özelliklerimden. Çalışmaya başlayana kadar geçen zamanda yaptığım üşengeçlik de beni çok sinir ediyor. Yerine göre de biraz fazla
sinirli olduğumu kabul ediyorum.

Oyun tasarımı yapma fikri ilk ne zaman ortaya çıktı?

Açıkçası üniversite sınavından sonra tercihlerimi yapma zamanı geldiğinde yazılım bilgisayar alanında ilerlemek istiyordum daha sonradan dijital oyun tasarımını bölümünü gördüm ve oyun geliştirmeye karar verdim. Öncesinde çocukluktan beri her çocuk gibi her türlü oyunu oynamayı seviyordum ve dışarıda arkadaşlarımızla oynadığımız oyunları farklı varyasyonlara çevirmeyi yeni özellikler koymayı ve oynadığımız oyunları farklı oyunlara dönüştürmeyi ne kadar çok sevdiğimi hatırladım. Arkadaşlarımın da bundan keyif aldığını anımsadım. Yeni şeyler yaratmak, kendi kurallarını oluşturmak tasarımını kendin yapmak ve bütün bunların hepsini harmanlayıp karşı tarafa sunarak eğlenmelerini sağlamayı sevdiğimi fark ettim. O an tam olarak bu işi yapmaya karar verdiğim an oldu.

Oyun sektörünün Türkiye’de hızla büyümeye devam ettiğini söyleyen Umut Taylan Duran: “İlk zamanlarda zevk aldığım için yapmaya devam ettim, bu sektöre adım attığım zamanlar oyun
sektörü yurtdışında sinema ve müzik sektörünün toplamının 2 katı kadar büyümüş ve gelişmişti.
Fakat durum Türkiye’de öyle değildi. İlerleyen zamanlarda Türkiye’de yavaş yavaş yerini almaya başladı, hızlı büyümeye ve gelişmeye devam ediyor hobimi işe döndürmek istedim bu sebeplerden dolayı.” ifadelerini kullandı.

3D modelleme ve 2D animasyonla da ilgileniyorsun. Bu alanlarda çalışmayı hiç düşündün mü?

Modelleme ve animasyon hemen hemen dijital her sektörde kendine rol bulan alanlar aslında.
Oyunlarda büyük bir yer kapladığı için ilk başlarda mecburiyetten öğrenip yapmaya başladım.
Daha sonra bir model lazım olduğu için değil de yapmak istediğim için model yaparken buldum kendimi. Çalışmayı tabii ki düşündüm, karşıma güzel bir fırsat çıkarsa tabii ki çalışırım. Yazılım alanını ilk başlardan beri istediğim için kendimi o yöne daha ait hissediyodum. Ama modelleme ve animasyonla tanıştıktan sonra bir tereddüt ettim. Yazılım ve tasarım alanında kendimi
geliştirebildiğim kadar ileri bir konuma götürüp ilerde profesyonelleşmek adına kesin karar
verdikten sonra o yöne doğru ilerleyeceğim. Birden fazla şey hakkında bilgin olsun fakat bir şeyi çok iyi bil mentalitesi yani.

Dijital oyun alanında idollerin var mı?

Hidetaka Miyazaki, Hideo Kojima, Shigeru Miyamoto, Gabe Newell, Sam Houser. Bu kişiler idollerim diyebilirim. İleri görüşlülük ve alışılmışın dışında farklı yeni şeyler denemeleri farkı janrlar oluşturmaya çalıştıklarından dolayı yaptıkları işleri hayranlıkla takip ediyorum.

Sence Türkiye’de bu sektör ne durumda yeteri kadar gelişmiş diyebilir miyiz?

Açıkçası Türkiye’de oyun sektörü önceden fazla geri kalmıştı fakat şu an sektörde olan hacmi
gördükten sonra Türkiye mobil oyun sektöründe çok fazla yol katetti ve kendini geliştirip büyümeye devam ediyor diyebilirim. Fakat PC ve konsol tarafında yeterince gelişmiş olduğunu düşünmüyorum.

Şu anda üzerinde çalıştığı projesi hakkında ise; “Halihazırda devam ettiğim bir projem var her şey güzel ve olması gerektiği gibi giderse ileride sizinle paylaşmak isterim.” dedi.

Ne gibi zorluklarla karşılaşıyorsun?

Özellikle kod yazarken takıldığım yerlerde ne kadar uğraşsam da araştırsam da ufak bir detayı gözden kaçırdığım için birçok kez sinirlenip bırakmışlığım olmuştur. Ama daha sonradan tabii ki geri dönüp bir şekilde halletmeye çalışıyorum. Maalesef her şey istediğimiz gibi pürüzsüz şekilde devam etmiyor. Şunu da eklemek istiyorum, karşıma çıkan o zorluklar bana çok fazla katkı sağladı.

“Biraz bilgimiz ve sabrınız varsa eğer başaramayacağınız hiçbir şey yok.”

Son olarak Johan Huizinga’nın da dediği gibi, oyun insanlardan da önce var olan bir şeydir. Bu tezini şu şekilde açıklıyor; insanlardan önce hayvanlar da oyun oynuyorlardı, hayatın kendisi bir oyun ve bizler de büyük bir oyunun içerisinde olan oyuncularız. Yaşamdan daha önce bir geçmişe sahip olan oyun, evrenin doğasında vardır. Oyun oynamak güzeldir oyun oynayın. Başaramayacağınıza inanmayın hep pozitif olarak, zorlukları basite indirgeyerek üstesinden gelmeye çalışın. Biraz bilgimiz ve sabrınız varsa eğer başaramayacağınız hiçbir şey yok inanın üzerine gidin.

Yorum bırakın